P20 Apollonia Yolu (Gölyazı - Uluabat)
Antik Dönem’den kalma yollar ve patikalar üzerinden geçerek Uluabat Gölü’nün kıyılarını dolaşan 62,6 km uzunluğundaki parkur, teknik deneyim gerektirmeyen ve uzun yürüyüş tecrübesine sahip herkesin yürüyebileceği bir etkinlik kategorisinde. Tamamı göl seviyesinde ilerleyen ve her karakterde yolu barındıran P20 parkuru, Uluabat Gölü’nün güneyinden geçerek Mustafakemalpaşa’ya uzanan tarihî Kirmasti yolunun 22 kilometrelik bir bölümünü kullanıyor.
Misi başlangıçlı Trans Mysia etapları ile birleştirildiğinde Uluabat’a kadar 90 km uzunluğa erişen parkur, bu şekliyle doğal, tarihî ve kültürel zenginliklerle dolu sessiz bir coğrafyada manzaraya doyacağınız bir maceraya dönüşüyor.Nilüfer, Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçelerinden geçen ve 2 - 3 günlük kamplı bir faaliyet ile yürünebilecek uzunluktaki parkurun başlangıç noktasını Akçalar’ın batısındaki Gölyazı Mahallesi oluşturuyor.
Gölyazı köprüsünün yanındaki “Ağlayan Çınar”dan başlayıp, ilkokul istikametinde devam ederek Apollonia Nekropolü Açık Hava Müzesi’ne ulaşıyor. Müze alanı kapalı olduğu saatlerde, 300 metre ilerideki toprak yoldan sağa dönerek bahçeler arasından geçen yol takip edilerek göl kıyısına ulaşır. Yüksek kamışların yanından devam ederek zeytin ve incir tarlaları arasından geçer. Uluabat Gölü kıyısında bulunan restorana ulaşıldığında düz devam ederek çayırın sonuna gelinir. Kamış ve sazlıkların arasında bulunan dar bir patika takip edilir. Bu noktadan sonra geçmiş dönemin izlerini taşıyan ve yöre halkı tarafından “Kral Yolu” olarak bilinen antik yola bağlanmış olunur. Parkurun bu bölümü ıssız ve sakin olduğundan yazın birçok kuş türünü fotoğraflayabilirsiniz. Parkurun bundan sonraki bölümü bisiklet parkuru ve Trans Mysia parkuru ile birlikte su kanalına paralel ilerliyor. Çatalağıl karşısındaki (40.212286K - 28.709317D) menfezi geçtikten sonra Aktümsek Mevkii’nde parkurlar bisiklet parkuru ile ayrılıyor. Yön levhasından sağa dönüp belirgin patikadan Karacaoba Çayırı’na kadar yolunuza devam etmelisiniz. Hisar Tepe’nin altından ilerleyen toprak yol, Deliler Yurdu Mevkii’nden geçerek Akçalar’a bağlanıyor.
Akçalar köy meydanından Gölyolu caddesine girerek Akçalar Mezbahası istikametinde devam eden parkur, sola dönüp mezbahayı geçerek derenin üzerinden sağ kıvrılarak 200 metre ilerliyor. Dere kenarından sola doğru ayrılan parkur Fadıllı asfalt yoluna paralel şekilde doğu tarafından ilerliyor. Bir noktada Akçalar – Fadıllı yoluna çıkarak 300 metre kadar ileride Cevizdi’nden sola kıvrılarak HES tesisine doğru devam ediyor. Uluabat HES’e varıldığında, arkasından inmekte olan boru hattının bitiş noktası üzerinde bulunan köprü yardımı ile karşıya geçiyor. Bu noktadan sonra bahçe ve tarlaların arasından Fadıllı Mahallesi’ne ulaşıyor.
Meydandaki Ayva – Onaç – Dorak - Uluabat yön levhalarının gösterdiği sokaktan başlayarak, Mustafakemalpaşa istikametinde ilerleyen yol trafik açısından oldukça rahat. Ayva Mahallesi sapağını geçtikten 1 km sonraki virajda (40.141083K - 28.689919D) göreceğiniz tabeladan sağa dönüp, gölü sağınıza alarak zeytinlikler arasından geçen kestirme patikadan yürümeye devam etmelisiniz. Yenibağlar mevkiinden geçen traktör yolu bir yay çizerek 1,8 km sonra yeniden asfalta çıkıyor. (40.133105K - 28.674813D). Yaklaşık 700 m daha asfalt üzerinden ilerledikten sonra Mustafakemalpaşa ilçesi sınırında, sağda göreceğiniz orman tabelasından (40.127308K - 28.666333D) göle inen patikaya girmelisiniz. Parkurun bundan sonrası tamamen göl seviyesinde, zeytin ağaçları ve defnelerin bir koridora dönüştürdüğü belirgin toprak yoldan geçiyor. Asfalttan çıkıp parkura girdiğiniz noktadan 1,5 km sonra soldaki toprak araç yolu (40.10533K - 28.57950D) eski bir Rum köyü olan Akçapınar’ı sahile bağlayan Han Yolu’dur. Buraya gelirken çalılıkların kısmen örttüğü eski bir yapı kalıntısı ve yanında şu an kazıkları duran bir iskele kalıntısı göreceksiniz. Bu mevki, geçmiş yıllarda Uluabat Gölü’nün güneyinden kesilen ağaçların dağdan taşınıp büyük teknelere yüklendiği ve gölün Marmara Denizi ile bağlantısını sağlayan Kocadere yoluyla İstanbul’a nakledildiği bir yer. Yapı kalıntısı da ağaçları taşıyan yöre insanının konaklaması amacıyla inşa edilmiş eski bir hana ait. Han Yolu girişinden sonra sahil boyunca ilerleyen 3 kilometrelik bölüm Fırla Tepe eteğinde, sazlıklar ve yoğun bitki örtüsü arasından, neredeyse göl içinden geçiyor. Bu bölge mevsimine göre su seviyesinin yüksek olduğu dönemlerde parkur dışına çıkmanıza, yolu üst kotlardan yürümenize neden olabilir. Bu durumda zeytinlikler içinden yürüyüp tekrar parkura girebilirsiniz.
Nisan ve Kasım ayları arasında bu parkur ayrı bir canlılık kazanıyor. Zeytin ağaçlarını budayan, tarlasını süren, zeytin, kara incir, böğürtlen toplayan, defne yaprağı kesen ya da balığa çıkmak için sandallarını hazırlayan misafirperver yöre insanı ile karşılaşıp ayaküstü de olsa sohbet edebilirsiniz. Bu bölge kuş gözlemi açısından da ideal.
Onaç Mahallesi’nin 1,5 km kuzeyinden sahile yakın ilerleyen toprak yol İskelebaşı Mevkii’nden sonra Kocahayır Dere’yi geçiyor. Solda, Dorak Mahallesi’nden inen bağlantı yolundan (40.106237K - 28.577709D) 1 km sonra ulaştığınız Uluabat Gölü kıyısındaki motopomp istasyonu verimli Mustafakemalpaşa Ovası’nın da girişi sayılabilir. Bu bölgede bahar aylarından itibaren göl suyunun çekildiği sulak ve çamurlu alanlarda serinleyen yüzlerce manda görebilirsiniz.
İstasyon alanında soldan batıya doğru devam eden stabilize yol 3,5 km sonra Karaoğlan Mahallesi’ne iniyor. Mola verip ihtiyaç giderecekseniz veya yerleşim yanında çadır kuracaksanız bu alternatif yolu kullanabilirsiniz. Soldaki yol aynı zamanda Akçalar’dan başlayıp Dorak üzerinden sahil yoluyla Uluabat’a uzanan B14 bisiklet parkurunun geçtiği güzergâhtır.
P20 parkuruna sağdan, göl taşkınlarını önlemek için yapılan set üstünden geçen toprak araç yolundan devam etmelisiniz. Motopomp istasyonunun bulunduğu noktadan kuzeye doğru giden yolu 2,5 km sonra Mustafakemalpaşa Çayı kesiyor. Yöre halkı kurak yaz aylarında karşıya geçmek için suyun üstünde kalan, “Taş Ada” (40.123136K - 28.530676D) dedikleri eski bir köprü kalıntısını kullanıyorlar. Bu noktadan karşıya geçildiğinde parkur yaklaşık 15 km kısalıyor. Yol üstünde karşılaştığınız yöre insanının “Yolu uzatma, Taş Ada’dan geç.” sözünü dinleyip risk almayın ve parkura normal yoldan devam edin.
Motopomp istasyonundan kuzeye yürüyüp 800 m sonra sola dönmelisiniz. Sulama kanalına paralel giden ve sıcak havalarda aşırı tozlu olan yol, 3 km sonra Karaoğlan Mahallesi altındaki bağlantı yoluna (40.101937K - 28.528701D) ulaşıyor. Bu kavşaktan sola dönüp 400 m yürüyerek Karaoğlan Mahallesi’ne uğrayabilirsiniz.
Fadıllı ile Karaoğlan arası mesafe yaklaşık 20 km ve yolda içinden geçeceğiniz herhangi bir yerleşim yok. Bu nedenle özellikle su ihtiyacınızı gidermeden yürüyüşe başlamamalısınız.Faaliyetinizi sonlandırmayıp Uluabat’a yürümek isterseniz, burada veya yakınlarda konaklamanız gerekir. Çadırınız yoksa muhtarla görüşüp geceyi misafirhanede geçirebilirsiniz. Uluabat’a kadar önünüzde 22 kilometrelik bir yol var.
Karaoğlan’dan 4,5 km sonra Ayaz Mahallesi’ni dıştan geçip yön levhasından sağa dönerseniz, Mysia Yolları parkurları üzerinde Mustafakemalpaşa Çayı’nı aşacağınız iki köprüden biri olan Ayaz Köprüsü’ne (40.100295K - 28.478897D) varırsınız. Parkur bu noktadan sonra B14 bisiklet parkuru ile aynı güzergâhı kullanıyor. Köprüyü geçip yön levhasından tekrar sağa dönerek, Uluabat Gölü’ne akan Mustafakemalpaşa Çayı’nı da sağınıza alarak 7 km yürümelisiniz. Parkurun bundan sonraki bölümü meralar ve tarım arazileri yanından geçiyor. Ova yerleşimlerinde yaşayanlar arazinin düz olmasının verdiği rahatlıkla genelde bisiklet veya motosiklet kullanıyorlar.
Birbirine paralel ilerleyen ve aralarında kot farkı bulunan iki yol göreceksiniz. Sağdaki göle yakınlığı nedeniyle manzaraya daha hâkim konumda. Ekili alanlar ve meralar arasından geçen 13 kilometrelik bu yolda Uluabat Gölü’nün doyumsuz manzarasını ve göçmen kuşları izleyebilir, fotoğraflayabilirsiniz. 5 km sonra solda göreceğiniz Kumkadı ve Ormankadı mahallelerine dönen kavşağı (40.167003K - 28.495439D) geçtikten 500 m sonra sağdaki Seyir Kulesi’nden Uluabat Gölü ve Mustafakemalpaşa Ovası’nı izleyebilirsiniz. Parkurun bundan sonraki bölümü 6,5 km sonra Uluabat’a bağlanıyor. Uluabat’a girerken sağda, çay üzerinde antik köprü kalıntılarını (40.204050K - 28.441450D) göreceksiniz. Faaliyetinizi bitirip yarım saatte bir geçen belediye otobüsleriyle Mustafakemalpaşa otogarına ulaşabilir veya Bursa’ya dönebilirsiniz.
Antik Çağ’dan 20. yüzyılın ortalarına kadar Uluabat ve Koca Dere (Rhyndakos) yoluyla Marmara Denizi’ne bağlanması sayesinde bölgenin ekonomik merkezi olan Gölyazı (Apollonia) ile Orta Bizans Dönemi’nde bir ticaret merkezi olan ve yaklaşık 1000 yılında bölgenin en önemli askeri üslerinden biri olarak adı Rumcada “küçük leğen / kase” anlamına gelen Uluabat (Lopadion) arasındaki göl kıyısı boyunca uzanan Apollonia Yolu, batı Bursa bölgesinin coğrafyası ve tarihini birbiriyle bağlıyor. Uluabat’ta kalıntıları hâlâ mevcut olan (“Aziz General” şekilde de bilinen) Başmelek Mikail kilisesinin avlusunda ruh hastalarının tedavi gördüğü şapeli vardı. Apollonia surlarının kapısından Uluabat Kalesi’ne bağlanan Apollonia Yolu, Bursa’da kendisine çok sayıda ithal edilmiş olan kilisenin (Bursa, Kumyaka / Siği, Mudanya – Yeniköy, Gündoğdu / Palladari, Kurşunlu / Eligmi, İsmetiye / Kelesen, Demirtaş / Tepecik, Gölyazı / Apollonia, Eskikaraağaç / Gulios, Uluabat / Lopadion) bulunduğu Başmelek Mikail (Aziz Mikail) Yolu özelliklerini taşıyor.