P20 Fadıllı - Uluabat - Akçalar

P20 Fadıllı - Uluabat - Akçalar  Mysia Yolları Görsel P20 Fadıllı - Uluabat - Akçalar
P20 Fadıllı - Uluabat - Akçalar  Mysia Yolları Görsel 77 km
P20 Fadıllı - Uluabat - Akçalar  Mysia Yolları Görsel Maks.: 7,4%/-6,7% - Ort.: 1,1%/-0,8%
P20 Fadıllı - Uluabat - Akçalar  Mysia Yolları Görsel 547
P20 Fadıllı - Uluabat - Akçalar  Mysia Yolları Görsel 523

Antik Dönem’den kalma yollar ve patikalar üzerinden geçerek Uluabat Gölü kıyılarını çepeçevre dolaşan 80 km uzunluğundaki parkur, teknik deneyim gerektirmeyen, uzun yürüyüş tecrübesine sahip herkesin yürüyebileceği bir etkinlik kategorisinde. Tamamı göl seviyesinde ilerleyen ve her karakterde yolu barındıran P20 parkuru, Uluabat Gölü’nün güneyinden geçerek Mustafakemalpaşa’ya uzanan tarihî Kirmasti yolunun 22 km’lik bir bölümünü kullanıyor.

Misi başlangıçlı Trans Mysia etapları ile birleştirildiğinde Uluabat’a kadar 90, parkur sonu Akçalar’a kadar 136 km uzunluğa erişen parkur, bu şekliyle doğal, tarihî ve kültürel zenginliklerle dolu sessiz bir coğrafyada manzaraya doyacağınız bir maceraya dönüşüyor.

Nilüfer, Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçelerinden geçen ve en az 4 günlük kamplı bir faaliyet ile yürünebilecek uzunluktaki parkurun başlangıç noktasını Akçalar’ın batısındaki Fadıllı Mahallesi oluşturuyor.

Yürüyüşe meydandaki Ayva-Onaç-Dorak-Uluabat yön levhalarının gösterdiği sokaktan başlamalısınız. Mustafakemalpaşa istikametinde ilerleyen yol trafik açısından oldukça rahat.

Ayva Mahallesi sapağını geçtikten 1 km sonraki virajda (40.141083K-28.689919D) göreceğiniz tabeladan sağa dönüp, gölü sağınıza alarak zeytinlikler arasından geçen kestirme patikadan yürümeye devam etmelisiniz. Yenibağlar mevkiinden geçen traktör yolu bir yay çizerek 1,8 km sonra yeniden asfalta çıkıyor. (40.133105K-28.674813D). Yaklaşık 700 m daha asfalt üzerinden ilerledikten sonra Mustafakemalpaşa ilçesi sınırında, sağda göreceğiniz orman tabelasından (40.127308K-28.666333D) göle inen patikaya girmelisiniz. Parkurun bundan sonrası tamamen göl seviyesinde, zeytin ağaçları ve defnelerin bir koridora dönüştürdüğü belirgin toprak yoldan geçiyor. Asfalttan çıkıp parkura girdiğiniz noktadan 1,5 km sonra soldaki toprak araç yolu (40.10533K-28.57950D) eski bir Rum Köyü olan Akçapınar’ı sahile bağlayan Han Yolu’dur. Buraya gelirken çalılıkların kısmen örttüğü eski bir yapı kalıntısı ve yanında şu an kazıkları duran bir iskele kalıntısı göreceksiniz. Bu mevkii, geçmiş yıllarda Uluabat Gölü’nün güneyinden kesilen ağaçların dağdan taşınıp büyük teknelere yüklendiği ve gölün Marmara Denizi ile bağlantısını sağlayan Kocadere yoluyla İstanbul’a nakledildiği bir yer. Yapı kalıntısı da ağaçları taşıyan yöre insanının konaklaması amacıyla inşa edilmiş eski bir hana ait.

Han Yolu girişinden sonra sahil boyunca ilerleyen 3 km’lik bölüm Fırla Tepe eteğinde, sazlıklar ve yoğun bitki örtüsü arasından, neredeyse göl içinden geçiyor. Bu bölge mevsimine göre su seviyesinin yüksek olduğu dönemlerde parkur dışına çıkmanıza, yolu üst kotlardan yürümenize neden olabilir. Bu durumda zeytinlikler içinden yürüyüp tekrar parkura girebilirsiniz.

Nisan ve Kasım ayları arasında bu parkur ayrı bir canlılık kazanıyor. Zeytin ağaçlarını budayan, tarlasını süren, zeytin, kara incir, böğürtlen toplayan, defne yaprağı kesen ya da balığa çıkmak için sandallarını hazırlayan misafirperver yöre insanı ile karşılaşıp ayak üstü de olsa sohbet edebilirsiniz. Bu bölge kuş gözlemi açısından da ideal.

Onaç Mahallesi’nin 1,5 km kuzeyinden sahile yakın ilerleyen toprak yol İskelebaşı Mevkii’nden sonra Kocahayır Dere’yi geçiyor. Solda, Dorak Mahallesi’nden inen bağlantı yolundan (40.106237K- 28.577709D) 1 km sonra ulaştığınız Uluabat Gölü kıyısındaki motopomp istasyonu verimli Mustafakemalpaşa Ovası’nın da girişi sayılabilir. Bu bölgede bahar aylarından itibaren göl suyunun çekildiği sulak ve çamurlu alanlarda serinleyen yüzlerce manda görebilirsiniz.

İstasyon alanında soldan batıya doğru devam eden bozuk stabilize yol 3,5 km sonra Karaoğlan Mahallesi’ne iniyor. Mola verip ihtiyaç giderecekseniz veya yerleşim yanında çadır kuracaksanız bu alternatif yolu kullanabilirsiniz. Soldaki yol aynı zamanda Akçalar’dan başlayıp Dorak üzerinden sahil yoluyla Uluabat’a uzanan B14 bisiklet rotasının geçtiği güzergâhtır.

P20 parkuruna sağdan, göl taşkınlarını önlemek için yapılan sedde üstünden geçen toprak araç yolundan devam etmelisiniz. Motopomp istasyonunun bulunduğu noktadan kuzeye doğru giden yolu 2,5 km sonra Mustafakemalpaşa Çayı kesiyor. Yöre halkı kurak yaz aylarında karşıya geçmek için suyun üstünde kalan, “Taş Ada” (40.123136K- 28.530676D) dedikleri eski bir köprü kalıntısını kullanıyorlar. Bu noktadan karşıya geçildiğinde parkur yaklaşık 15 km kısalıyor. Yol üstünde karşılaştığınız yöre insanının “yolu uzatma Taş Ada’dan geç” sözünü dinleyip risk almayın ve parkura normal yoldan devam edin.

Motopomp istasyonundan kuzeye yürüyüp 800 m sonra sola dönmelisinz. Sulama kanalına paralel giden ve sıcak havalarda aşırı tozlu olan yol 3 km sonra Karaoğlan Mahallesi altındaki bağlantı yoluna (40.101937K- 28.528701D) ulaşıyor. Bu kavşaktan sola dönüp 400 m yürüyerek Karaoğlan Mahallesi’ne uğrayabilirsiniz.

Parkurun başlangıç noktası olan Fadıllı ile Karaoğlan arası yaklaşık 20 km ve yolda içinden geçeceğiniz herhangi bir yerleşim yok. Bu nedenle özellikle su ihtiyacınızı gidermeden yürüyüşe başlamamalısınız.

Faaliyetinizi sonlandırmayıp Uluabat’a yürümek isterseniz, burada veya yakınlarda konaklamanız gerekir. Çadırınız yoksa muhtarla görüşüp geceyi misafirhanede geçirebilirsiniz.

Uluabat’a kadar önünüzde 22 km’lik bir yol var.

Karaoğlan’dan 4,5 km sonra Ayaz Mahallesi’ni dıştan geçip yön levhasından sağa dönerseniz, Mysia Yolları parkurları üzerinde Mustafakemalpaşa Çayı’nı aşacağınız iki köprüden biri olan Ayaz Köprüsü’ne (40.100295K- 28.478897D) varırsınız. Köprüyü geçip yön levhasından tekrar sağa dönerek, Uluabat Gölü’ne akan Mustafakemalpaşa Çayı’nı da sağınıza alarak 7 km yürümelisiniz. Parkurun bundan sonraki bölümü meralar ve tarım arazileri arasından geçiyor. Ova yerleşimlerinde yaşayanlar arazinin düz olmasının verdiği rahatlıkla genelde bisiklet veya motosiklet kullanıyorlar. Yine bu yollarda at arabası, traktör römorkları veya kamyonetleriyle ürün taşıyanlarla karşılaşabilir, mevsimlik işçilerin kaldığı çadırları ve çevresinde oynayan çocukları görebilirsiniz.

Gölün batısını güney-kuzey istikametinde kesen sedde üzerine çıktığınızda (40.125745K-28.530879D) önünüzde 13 km uzunluğunda toprak bir yol var. Birbirine paralel ilerleyen ve aralarında kod farkı bulunan iki yoldan sağdaki göle yakınlığı nedeniyle manzaraya daha hâkim konumda.

Ekili alanlar ve meralar arasından geçen 13 km’lik bu yolda Uluabat Gölü’nün doyumsuz manzarasını ve göçmen kuşları izleyebilir, fotoğraflayabilirsiniz. 5 km sonra solda göreceğiniz Kumkadı ve Ormankadı mahallelerine dönen kavşağı (40.167003K- 28.495439D) geçtikten 500 m sonra sağdaki Seyir Kulesi’nden Uluabat Gölü ve Mustafakemalpaşa Ovası’nı izleyebilirsiniz. Parkurun bundan sonraki bölümü 6,5 km sonra Uluabat’a bağlanıyor. Uluabat’a girerken sağda, çay üzerinde antik köprü kalıntılarını (40.204050K-28.441450D) göreceksiniz. Faaliyetinizi burada bitirmek isterseniz yarım saatte bir geçen belediye otobüsleriyle Mustafakemalpaşa otogarına ulaşabilirsiniz.

Uluabat-Akçalar arasındaki parkurun geçtiği güzergâh Roma Dönemi ve sonrasında Bursa’yı Uluabat (Lopadion), Karacabey (Mihaliç) ve Mustafakemalpaşa’ya (Kirmasti) bağlayan antik yol.

Parkura girmek için Karacabey-Bursa karayolunun üzerinden geçtiği Uluabat Köprüsü’nü yürümelisiniz. Akçalar’dan gelen bisiklet rotası da aynı yolu kullanıyor. Köprüyü geçtikten 500 m sonra sağdaki patikaya girin ve gölü sağınıza alarak yürümeye devam etmelisiniz. Uluabat’ın sahile yakın bölümü sıcak ve kurak yaz ayları dışında göl sularının yükselmesiyle sular altında kalıyor ve işaretler görünmez oluyor. Sular çekildikten sonra da tarlalar arasında çok sayıda ince patika beliriyor. Bu nedenle köprüden Gölkıyı yoluna kadar belirgin bir parkur yok. Tek yapmanız gereken karayolunu solunuza, gölü sağınıza alıp Gölkıyı bağlantı yoluna kadar 3 km’lik bölümü dikkatlice yürümek.

Gölkıyı Mahallesi’ne uzanan asfalt yol oldukça bozuk ve sadece tarlalara ulaşım için kullanılıyor. Yol üstünde sağda göreceğiniz büyük taş yapı Karesi Subaşı’sı Celaleddin Eyne Bey tarafından 1395 yılında yaptırılan Issız Han. Restorasyon sonrasında Butik Otel olarak işletilen tarihî Kervansaray’da mola verip soluklanabilirsiniz. Issız Han ile Gölkıyı arası 2 km. Gölkıyı ile Eskikarağaç kavşağına kadar olan 10 km’lik belirgin yol yine ekili alanlar arasından ilerliyor. Leylek Köyü Eskikaraağaç’a bağlanan yol ayrımını (40.209767K-28.613549D) geçtikten sonra bisiklet ve yürüyüş parkurlarının ayrıldığı noktaya (40.209722K-28.616635D) geliyorsunuz. Bisiklet rotası (7 km) düz giderken, yürüyüş yolu (8 km) sağa dönüp göl kıyısına doğru ilerliyor. Dilerseniz her iki parkuru da kullanabilirsiniz. Her iki parkur da Gölyazı’ya inen asfalta çıkıyor. Asfalta çıktığınız noktada sola dönmeli ve sağda göreceğiniz Akçalar tabelasından itibaren yürümeye başlamalısınız. Bu bölge yörede Kral Yolu olarak biliniyor. Parkurun bundan sonraki bölümü bisiklet rotası ile birlikte su kanalına paralel ilerliyor. Çatalağıl karşısındaki (40.212286K-28.709317D) menfezi geçtikten sonra Aktümsek Mevkii’nde parkurlar tekrar ayrılıyor. Yön levhasından sağa dönüp belirgin patikadan Karacaoba Çayırı’na kadar yolunuza devam etmelisiniz. Hisar Tepe’nin altından ilerleyen toprak yol Deliler Yurdu Mevkii’nden geçerek Akçalar’a bağlanıyor.